Sosyal Medya

Makale

‘Hakkımı Helal Etmiyorum’ Sendromu

Dünyayı yaÅŸanılır kılan, insanın karşılık beklemeden yaptığı iyiliklerdir. Annelik, babalık, kardeÅŸlik, hocalık, kocalık, ortaklık gibi paydaÅŸların, yaptıkları iyilikleri sorumluluklarının bir gereÄŸi saymaları gerekir. Nitekim minnettarlık, “Onların üzerimde çok hakkı var, onun iyiliklerini unutamam veya onun sayesinde hayata tutunmayı baÅŸardım.” ÅŸeklinde ifade edilir. Ä°yiliÄŸi sorumluluk üzerinden, karşılık beklemeden sürdürmenin ahirette karşılığı büyüktür. Zira bu, insanın deÄŸil ancak Allah’ın karşılığını verebileceÄŸi salih bir ameldir.

Süreli iyilikler, aynı zamanda karşı taraf üzerinde bir hak sahibi olmanızı saÄŸlar. Kimileri hakkını karşı taraf üzerinde hayat boyu bir tehdit unsuru olarak kullanmayı ihmal etmez. Mesela Ä°lkokul öğretmenim, malum ÅŸahsın ilkelerine baÄŸlı yaÅŸamazsam hakkını helal etmeyeceÄŸini söylemiÅŸti. Hidayetime sebep olan imam da onun ekolünden ayrıldığımda bu terimi sert bir tehdit cümlesi içinde tekrar etmiÅŸti. Ä°kisi de devlet memuru idi ve maaÅŸ almaktaydı. Mesleklerinin gereÄŸini yapmaları, ayrıca onları ideolojilerini devamını saÄŸlayan bir hak sahibi (!) kılmıştı. Bu aymazlığın en masum ÅŸekli, “Sütüm sana helal olmaz sen vurmazsan düşmana.” ÅŸeklinde bir marÅŸta yer alır. Yani size iyilik yapan biri, bunun ahiretteki karşılığının yanı sıra dünyada belirleyici bir rol oynadığını zannedebilir. Oysa karşı tarafı hak üzerinden tehdit edip kendi yönünüze mecbur bırakmak bir ÅŸark kurnazlığıdır. Ne yazık ki baÅŸa kakılan iyilikler üzerinden saÄŸlanan statülerin ahirette hiç bir karşılığı yoktur. Ä°kisinden birini tercih edilmesi gerekir. Yani eÅŸinize ve evladınıza verdiklerinizi baÅŸa kakmadığınız zaman bu sadaka yani sâlih bir amel sayılır. Ama saçımı süpürge ettim, gece gündüz demeden çalıştım tarzındaki baÅŸa kakmaların karşılığı, dünya hayatında yerini süreli statülere bırakır.                                                         

“Ben kendi hakkımı helal ederim ama bana kul hakkıyla gelmeyin,” ifadesi, Kur’an ve Sünnet’e ait deÄŸil tamamen bir vaiz geyiÄŸidir. Allah’ın hakkı ile kul hakkını birbirinden ayıran, kul hakkını ön plana çıkaran bu ifade doÄŸru deÄŸildir. Kur’an’da pek çok ayette Allah, hakkını mazlumlara, biçarelere, hakkı gasp edilenlere devreder. Onlara yapılan tüm haksızlıkların ahiretteki cezalarından söz edilmesi, Allah’ın hakkını mazlumlara devrettiÄŸinin delilidir. Nihayet kul hakkının Demokles’in kılıcına döndüren ÅŸark kurnazlığına, hac öncesi tüm hakların helal ettirilmesi iyi bir cevaptır. Yani körler sağırlar birbirini ağırlar.

Cehennem azabından bahseden ayetler, daha yaÅŸarken hakka hukuka baÄŸlı kalmak ve zulmü engellemek içindir. Yani suçu, oluÅŸmadan önleme giriÅŸimidir. Bunu tersine çevirip “Hakkımı helal etmiyorum.” diye bir tehditte malzeme yapmak ise büyük bir gaflettir. Çevremde birçok kiÅŸi aralarındaki küçücük meseleleri yaÅŸarken çözmek yerine helal etmeyerek hesap gününe ertelemektedir. Muhtemelen bu yaklaşım, o günün dehÅŸetini unutmaktan kaynaklanır. Peki, insanların yargılanırken niyetlerinin de hesaba katıldığı, organların kiÅŸiden bağımsız ÅŸahitlik ettiÄŸi, kimsenin kimseyi kollayamadığı o günde eÄŸer hak sahibi olduÄŸunu zanneden kiÅŸinin aleyhine bir sonuç çıkarsa ne olacak? Dönüşü olmayan o hüküm gününe, küçücük meseleleri taşımak tam bir aymazlıktır. Zira insanın dünyada sahip olduÄŸu her ÅŸeyi fidye olarak verse bile sıyrılamayacağı bir azabın tayin olunacağı güne üç kuruÅŸluk meselelerle gelmek gafletin en koyu hâlidir.

Müminlerin, ahirete taalluk edecek dosyaları kapatmak adına haklarını helal etmeleri de yeni bir ölçüsüzlüğe kapı aralar. Nitekim ülkemizde ‘helalleÅŸtik’ deniyorsa bu orada hakların eÅŸit bölündüğü veya haksızlık yapanın kefaretini ödediÄŸi anlamına gelmez. Bir taraf zararı sineye çekerek helal ettim demiÅŸ karşı taraf ta temize çıktığını zannetmiÅŸtir. BilindiÄŸi üzere bir suç iÅŸlediÄŸinizde karşı tarafın sizden ÅŸikâyetçi olmaması TCK’da davayı düşürmez. Sizi ‘kamu davası’ adlı yeni bir davanın sanığı hâline getirir. Boynuzlu koyunun boynuzsuzdan hakkının sorulacağı, kimseye zerre kadar haksızlık yapılmayacağı o günden sakınmak, hak gaspının kefaretini gerektirir. Özür dilemek yetmez. Nihayet kuru kuruya bir helalleÅŸme hesap gününe yönelik bir hayli risklidir.

Özellikle hakkı gasp edilenlerin başkalarının haklarına da sahip çıkması, uğradıkları zararın kendilerine öğretmesi gereken bir hakikattir. O hâlde kendisine yapılanların hesabının sorulacağı günü bekleyerek haklarını helal etmeyenler, aynı hassasiyeti başkalarının hakkına tecavüz etmemek konusunda da göstermelidirler.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.